A Haber canlı yayınına katılan Vali Hüseyin Avni Coş, FETÖ'cülerin kendilerini soruşturmalardan kurtarmak ve adli mekanizmaları meşgul etmek için yoğun şekilde asılsız ihbarda bulunduklarını söyledi
Vali Hüseyin Avni Coş, önceki gece A Haber Televizyonu'nda canlı yayına katılarak önemli açıklamalarda bulundu. FETÖ ile ilgili bilgi veren Vali Coş, 155 ve 156'ya yapılan tüm ihbarların kayıt altına alındığına değinen Vali Coş, 'Bu kayıtlar silinemiyor denetime tabidir. 'Suçu bildirme' hükmü uyarınca intikal eden tüm ihbarların değerlendirilmesi, araştırılması, yasal gereğinin yapılması, Cumhuriyet Savcısına hemen iletilmesi ve talimatları doğrultusunda gerekli çalışmaların yapılması gerekmektedir. Bunlar muhakkak yapılacaktır. Yalnız bu konuda bir ihmal söz konusu olursa hem Cumhuriyet Başsavcılarına hem de her Valilik'te bulunan OHAL Bürolarına ve gerekiyorsa BİMER ve CİMER'e iletilebilir' dedi.
ASILSIZ İHBARLAR
Vali Coş, FETÖ'cülerin asılsız ihbarlarda bulunduğuna dikkat çekerek, 'Bu konuda şunu söylemek istiyorum: FETÖ'cüler vatandaşlarımızın bu konudaki duyarlılığını istismar etmek ve kendilerini soruşturmalardan kurtarmak ve adli mekanizmaları meşgul etmek için yoğun şekilde asılsız ihbarda bulunuyorlar. Bu haksız ihbarların elenmesi ve haklı ihbarlara zaman ayrılması bazen bu sebeple gecikiyor ama muhakkak her ihbar kayda alınarak gereği yapılıyor. Elbette kamu görevlileri içinde de henüz teşhis olmamış Kripto Paralel'ler olabilir ve bunlar ihtiyat ve aldıkları eğitim ile talimatlar gereği önemli konularda suçu gizleme işi yapabilir fakat bu ihbar kayıtlara geçtiğinde bunu incelemeyen, araştırmayan görevlilerinde muhakkak adli bir sorumluluğu vardır' dedi.
MİLLİ VİCDAN
Anayasamıza göre ve milli vicdanımıza göre yargılamanın Türk Milleti adına yapıldığına değinen Vali Coş, 'Dolayısıyla yargılamanın milletin beklentilerine uygun olması gerekir. Bunu sağlayacak kurumda Türkiye Büyük Millet Meclisi'dir. Gerekli mekanizmalar sağlanır, bilindiği gibi idam cezaları mahkemelerin onayının ardından Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde onaya gelir ve burada onaylanırsa geçerlidir. Bununda denetim mekanizmaları vardır ve bunlar sağlanabilir. Siyasi otoritenin, Yasama Organı ve milletin beklentilerine göre şekillenir' dedi.
PİYONLARLA DEĞİL
Vali Coş açıklamalarını şöyle sürdürdü: Şu anda acil olan konu, FETÖ'cülerle etkin şekilde mücadele etmedir. Örgütün piyonlarıyla değil kaleleriyle, vezirleriyle, şahlarıyla ya da en azından atlarıyla meşgul olmaktır. Biz bunların önemli olan kesimleriyle mücadele etmek zorundayız. Bunlar hakikaten haşhaşi zihniyetlidir. Ocak Ayı'nda atılan bir tweette; 'Mahşer gününde Allah nezdinde sorgusuz, sualsiz cennete konacak tek cemaat Gülen Cemaatidir' yazılmış. Bunlar cennet vaat ederek insanlara akıl dışı şeyler yaptırıyorlar. Böylesine kolay ve ucuz cennet vaadiyle, Hasan Sabbah'ın ve etrafındaki fedailerinin yüzlerce yıl önce telef edilmesi gibi günümüzde de insanlar okumuş ve eğitim almış olmalarına rağmen maalesef bu ağın içerisinde kalıp aklını ve fikrini kaybediyor.
FETULLAH'IN İADESİ
Bu örgütün elebaşının Türkiye'ye getirilmesi son derece önemlidir. Bu mücadeleyi topyekün bir mücadele anlayışı içerisinde tehlike geçti diye düşünerek değil, sonuç alıncaya kadar yılmadan, pes etmeden, rehavete kapılmadan, bunların hiçbir etkili elemanı dışarıda kalmayıncaya kadar pür dikkat devam etmelidir. Bu konuda da tüm Türkiye'ye dost olan ya da dost olduğunu iddia eden ülkelerin devletimize ve milletimize yardımcı olması gerekiyor. Özellikle Amerika Birleşik Devletleri'nde geçici oturma izniyle kalan FETÖ elebaşının şu ya da bu gerekçeyle orada daha fazla oturmasına müsaade edilmesi milletimizin beklentilerine ve dostluk ilişkilerine ciddi şekilde zarar verecektir.
DOSTLUK KALMAZ
Bunu ben şuna benzetiyorum, evinizde bir misafir var ama o misafir kıymetli bir komşunuzun evinde suç işliyor. Siz bunu evinizde oturtmaya ve misafir etmeye kalkarsanız bu dostluk kalmaz ve çeşitli sıkıntılar çıkar. Tüm Türkiye'ye dost olan ve dost olduğunu iddia eden tüm devletlerin muhakkak Türk Devleti ve Türk Milleti'nin beklentilerini göz önüne alarak adımlar atması gerekiyor. Örgüt liderinin Amerika Birleşik Devletleri'nde yaşaması, oturması hukuki değil idari bir tercihtir. Dolayısıyla onun oradan sınırdışı edilmesi hukuki bir işleme gerek kalmadan idarenin alacağı bir kararla mümkün olacaktır. Bunun gerçekleştirilmesini milletimiz ve devletimizde bekliyor. Tüm dostlarımızın bunu lafla değil eylemlerle göstermesi gerekiyor. NATO dahil herkesin bu konuda üzerine düşeni yapması gerekmektedir.
ŞARLATAN VE SİMSARLAR
Din ihtiyacı, maneviyat ihtiyacı zorunlu bir ihtiyaçtır. Su fiziki bir ihtiyaçtır ve Belediyeler ya da devlet tarafından bu ihtiyaç karşılanmadığında insanlar buldukları biriken suları içmeye ve kullanmaya başlarlar. Maneviyatta böyledir, devlet 28 Şubat'ta olduğu gibi çeşitli engeller koyar, hafızlık ve Kuran'ı Kerim eğitimini sınırlarsan veya dolaylı olarak yasaklarsa insanlar bu ihtiyacı zehirli su sunan, tehlikeli ve atık suları insanlara sunan bir takım şarlatanlar, simsarlar ortaya çıkabilir. Devletimize din eğitimi konusunda büyük görev düşüyor, İlahiyatçılarımıza ve İslam alemine de büyük görev düşüyor. Dikkat ederseniz bu örgüte İmam Hatip'te eğitim görenlerin eğilimi yoktur, bu okulda okuyanlar dini iyi öğrendikleri için bunların saptırılmış görüşlerine itibar etmez. İslami değerlerin, yüce kavramların gelişi güzel istismar edilmesini önleyecek tedbirleri hem toplum hem de devlet olarak almalı ve bu konuda gerçekleşecek olan meşru hareketleri desteklerken gayri meşru hareketlere karşı durmalıyız. Bunların kamuoyuna duyurulması ve vatandaşların bunlardan uzak durmasında fayda olacağına inanıyorum.
HEM FETÖ HEM PKK
FETÖ mensuplarının aldıkları talimat uyarınca Türkiye'ye ve aziz milletimize düşman olan her örgütü, hareketi ve oluşumu desteklemek gibi bir yaklaşımları var. Bunun siyasi, ekonomik, sosyal sonuçlarına ve ayrıntılarına dikkat ettiğimizde zaman zaman bunlara Sakarya'da rastlıyoruz. Bakıyoruz aynı adam hem PKK'yı hem FETÖ'yü övüyor, yapılan darbe girişimini destekliyor. Türkiye'de güvenlik sorununun önemli olduğu ve diğer terör örgütlerinin aktif olarak bulunduğu kritik bölgelerimizde bu FETÖ'cülerin başta PKK olmak üzere diğer terör örgütlerine nasıl yardım ettiklerini çok iyi biliyoruz. FETÖ ile aslında DAİŞ'in bir benzerliği de var; ikisi de İslami değerleri istismar ediyor. Yalnız FETÖ'nün tek avantajı var, o devletin içine girerek gizlendiği için, devletin imkanlarını vatandaşa karşı kullandığı için daha sinsi ve tehlikeli yapısı var.
DEVLETE ÇELME TAKMAK
Bunların genel yaklaşımı; isterse Türkiye batsın ama önce Türkiye'yi yöneten siyasi otorite iş başından uzaklaşsın. Türkiye'de kriz çıkması, ekonomik ve siyasi kaos çıkması, Türkiye'nin komşularıyla sorunlar yaşaması, iç savaş çıkması, kamu düzeninin bozulması, Türkiye'yi işgale yönelik kalkışlar olması FETÖ'nün hiç umursamadığı konular. Özellikle Kuzey Suriye'deki PKK ve DAİŞ güçlerinin sınırımızdan rahat geçebilmesi için FETÖ ile irtibatlı komutanların gerekli tedbirleri almadıklarını okuduk. Çeşitli yerlerde yapılan terör operasyonlarını amacından saptırmak ve terör örgütlerine zarar verilmesini engellemek amacıyla elde ettikleri istihbarat bilgilerini onlarla paylaştıklarını ve devlete çelme çakmak ve millete korku vermek için hareket ettiklerini biliyoruz.
YASALARIN KÖTÜYE KULLANIMI
Hain darbe kalkışmasından birkaç gün önce sözde bir mahkemede bir hakim tarafından FETÖ'nün mehdi olduğu kararı verilmiştir. Böylesine irtibatlı adli erkana güvenerek bu davaları açtıkları ve yasaların tanıdıkları hakları kötüye kullanmaları FETÖ'cülerin yaptığı bir şeydir. Bu yolla, kendileriyle irtibatlı olan adli erkanla bu davaları kazandıklarını görüyoruz ama çok şükür onlarında tasfiye edilmesiyle bu sıkıntıların biteceğini ve daha önceden verilen kararların düzeltileceğine inanıyoruz. Yargıdaki FETÖ'cülerin işledikleri cinayetlerden biridir bu, İnşallah bu da bitirilecektir.
