Tarafımızın Müşteki bulunduğu Şehidimizin katillerinin Yargılamasını aşamasında verilen Tüm kararlar bizi Şehidimizin kanının yerde kaldığını göstermektedir, Şehidimiz Makamı başında Devleti'ni temsil ederken makam masasının altına hain bir bomba koyularak Şehit edilmiştir.
[[https://www.facebook.com/sakaryamedyasi/videos/1020385784825974/]]
Yerel Mahkemede sanki şahsımızın sanık olduğu gibi bir tutum izlenerek yargılama yapılmış, Mardin 3. Agır Ceza Mahkemesi Yargılaması sonunda 14 kişiden 1 tanesi müebbet hapis cezası almıştır, İstinaf mahkemesine itirazımız sonunda soruşturmanın genişşletilmesi talebimiz incelenip incelenmediğini bilmiyoruz ancak burada da maalesef 8 sanık hakkında tefrik kararı verilmiş kalan 6 sanıga gün doğmuştur.
Bir makamı düşünün Derik gibi kayyum atanmış bir Kaymakamlık Makamı herkes pür dikkan gelen gideni daha ne olduğunu bilmeden resmen niçin neden geldiniz gibi sorular soruyor, Aşagıdaki güvenliğinden çaycısına özel kaleminden temizlikçisi ve sekreteri herkes pür dikkat izlerden hernasılsa bu bomba resmen kimse görmeden uzaydan gelmişçesine devletin Kayyum Kaymakamının masana öylecesine konuluveriyor
1-) Kaymakamımıza tedirgin olduğumuz için büyük evladım ız Haydar SAFİTÜRK'ü yanına gönderdiğimiz zaman Şehit Kaymakamımızın Makamına adını Mahkemede Hakimin sanık ve o günün tanıklarına tarif ile sorduğu isminin Çagla olduğunu öğrendiğimiz kişi 07.10.2016 tarihinde şehidimizin Makamına gelmiştir. Sizi öldürecekler büyük bir samimiyetle ben bu eylemi yapacak kişiyi ve tehditleri gönderen kişiyi tanıyorum ki şu an beni size gönderdiler inanın bunu yapacaklar, Kayyumluktan lütfen istifa edin istifa etmezseniz mutlaka birkaç gün içerisinde bombalı saldırı ile öldürüleceksiniz, Şeklindeki beyanı bizzat büyük oğlumuz Haydar SAFİTÜRK'ün yanında Çagla isimli şahsın söylemesine rağmen bu şahıs dahi Mahkemeye hiç getirtilmemiştir. Bu şahsın HTS(yani cep telefonu sinyallerinden o gün nerede olduğunu) kayıtlarını istememize rağmen mahkeme hiç dikkate bile almamıştır.
2-) Şehidimize Böyle bir yerde patlamanın yahut bir saldırının olacağını kesin olarak anladık.
3-) Bu gibi saldırı ve eylemleri yapacak olan tehditleri getiren kişileri pazartesi günü yani 07.10.2016 tarihinde Derik İlçe Emniyet amiri 19 kişiyi sorgulamak için gözaltına aldığını hem telefon görüşmesiyle hem de whatsapp mesajlaşmasıyla şehit kaymakama bildirmişti. Bunu bizzat Haydar Safitürk gördü. Ancak ilçe Emniyet amiri böyle bir gözaltı asla yapmamış. Talep etmemize rağmen Yerel Mahkeme bu hususuda dikkate almadı.
4-) Şehidin telefonu hiç incelenmedi.
5-) Şehidimizi Başbakanlık kayyumlar toplantısından sonra Perşembe Cuma Sakarya'ya gelmesi için davet ettik, ancak 10 Kasımda orada olmazsa törenin yapılmayacağı söyleyerek vazgeçti.
6-) Olay günü kameralar emniyet amiri talimatıyla sökülmüştür. 10 Kasım törenlerinden sonra makama geçmiştir. Kameraların söküldüğü gün bomba patlamıştır.
7-) Patlama olduktan sonra, ikinci patlama olabilir diye bekleniyor şeklinde kapı kapalı tutuluyor şehidimiz ayağa kalkıyor düşüyor, canlı tepki veriyor, kaldırılıyor., Ardından Derik devlet hastanesine götürülüyor, Derik'ten kaymakam Kızıltepe'ye sevk olunca ilçe emniyet müdürü makama dönüp makamı kaymakamın eşyalarını toplayıp olay yeri incelemesi yapılmadan yıkıyor. Bu eşyaları alelade bir poşetle cenaze günü bir işçiyle tarafımıza gönderdi.
Kızıltepe hastanesi son derece modern donanımlı bir hastane kanama ve kafa ile ilgili teknik ekip gelmiş ve hazır, hastahanenin 1 katı tamamen boşaltılarak kaymakamın yarasına göre gerekli müdahaleler yapılmış, kanama olursa bekleme sürecine geçmişken Karar verecek ekibin doktorun kararı olmaksızın aniden Gaziantep Ersin Arslan hastahanesine sevk edilmiştir, bu bilgiyi bize veren o dönem kamu hastahaneleri genel sekreteri 2011-2015 dönemi Kilis millletvekili Fuat Karakuş'tan edinilmiştir. Bu durumda olan bir kaymakamın bekletilerek yaralının 4 saat sonra sevkedilmesi bizde soru işaretleri oluşturmuştur.
SORUŞTURMA AŞAMASI:
İddianameyi hazırlayan savcıya 01.03.2017 tarihinde ulaştık,Yukarıda mevzu bahsi geçen olayları aktarmak için ve diğer bilgileri sunmak için iddianameyi hazırlayan savcıya gerek tanık olunan gerekse duyulan bir takım şeylerin olduğunu ifade vermek istediğini söylememe rağmen, savcı ' ben bu dosyada seni dinlemek istemiyorum, bu suları sana daha fazla bulandırtmam, sen zaten olayı görmedin dinlenmesi gereken kişilerden değilsin' diyerek tekrar telefonla aranılmasına rağmen ikna edilememiştir.
iddianamede dayanak olan bombanın İstanbul'dan kargoyla gönderilmiş olduğu da dahil yargılama aşamasında tamamen çürütülmüş ve bir kumpas olduğu ortaya çıkmıştır.
İlgili kullanılan bombanın ilgili raporlarda nasıl bir bomba olduğunun belirtilmesine rağmen hangi örgütün ya da örgütlerin hangi eylemlerde kullandığına dair bir bilgi de yoktur.
Makamın içerisinde bomba makam odasına geliyor, hiç kimsenin haberi olmuyor, kaymakamlığın tek girişi 2 kontrol noktası ve x-ray cihazı bulunmaktadır. Makam odasının 3 anahtarı bulunmakta biri koruma polisi Mehmet Kahraman'da, diğeri çaycı Fikret Bagi ? de , 3.sü ise kaymakamda bulunmaktadır. Bu ortamda yani kayyum olunan ortamda dahi pür dikkat herkesin diken üstünde bulunduğu güvenliğin hat safhada olması gereken makamda bu bomba makamın girişinden sekreteryasına tüm çalışanların nasıl olduysa haberi olmadan sanki gökten inip makam masasının altına koyulmuşçasına böyle bir senaryo yapmışlardır.
Mardin valisi Mustafa Yaman attığı 09.10.2016 tarihli Şehidimize kendi telefonundan attığı mesajı tarafımıza göstermiştir. Milli istihbarat teşkilatı jandarma ve polis istihbaratından almış olduğumuz sağlam verilere göre sana yarın bombalı saldırı yapılacak yazmaktaydı. Kaymakam ise cevap vererek 'elimizdeki imkanlar gereği tedbirimizi aldık,uyarı için teşekkür ederiz Efendim.' yazmıştır. Cevabı da vali göstermiştir. Bu mesajlaşmayı da mahkemede arz etmeme rağmen hiçbir şey olmamıştır.Başsavcı makamına Vali beyi davet etmiş bu mesajlaşmayı sormuş telefonu kayıt altına aldırmıştır. Ancak bundan sonrada hiçbir işlem olmamıştır.
Valinin böyle bir mesaj yazmadan tedbiri artırması gerekirken, önleyici ve koruyucu hiçbir tedbir almamıştır. Bu gibi istihbaratsal bilgilere devlet uyarı yapmaz gerekli kolluk güçleriyle tedbir alır ancak hiçbir tedbir alınmamıştır.Evladımız kaderine terk edildiği gözükmektedir.
ŞEHİT BABASI
ASIM SAFİTÜRK