Her inanca göre ibadetlerin yapıldığı yerlere verilen hususî isimler bulunmaktadır. İbadet edilen mekânı ifade etmekte kullanılan farklı isimlerin, ortak manaları bulunmaktadır ki, bu da ma'bed kavramının karşılığıdır. Müslümanlar tarafından, ma'bed teriminin karşılığı olarak "mescit" ve "cami" isimleri kullanılmıştır. (Diyanet Aylık Dergisi, s,130, s,4)
'Allah'a ortak koşanların, inkârlarına bizzat kendileri şahitlik edip dururken, Allah'ın mescitlerini imar etmeleri düşünülemez. Onların bütün amelleri boşa gitmiştir. Onlar ateşte ebedî kalacaklardır. Allah'ın mescitlerini, ancak Allah'a ve ahiret gününe inanan, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah'tan başkasından korkmayan kimseler imar eder. İşte onların doğru yolu bulanlardan olmaları umulur.' (Tevbe, 9/17-18)
'Allah'ın mescitlerinde onun adının anılmasını yasak eden ve onların yıkılması için çalışandan kim daha zalimdir. Böyleleri oralara (eğer girerlerse) ancak korka korka girebilmelidirler. Bunlar için dünyada rezillik, ahirette de büyük bir azap vardır.' (Bakara, 2/114)
"Kim Allah'ın rızasını talep ederek bir mescid inşa ederse, Allah ona cennette bir ev inşa eder. "Bir diğer rivayette: "...Allah, onun için, cennette bir mislini inşa eder" buyrulmuştur. (Müslim, Mesacid 24, I, 378)
'Müslüman bir kimse mescitleri namaz ve zikir için kendine yer-yurt edindiğinde, Allah onun bu durumuna, gurbetten dönen kişiye ailesinin sevindiği gibi sevinir.' (İM800 İbn Mâce, Mesâcid, 19)
Cami; "Toplayan, bir araya getiren" manasına gelen ve "cem ?an" mastarından türeyen bir kavramdır. Dini anlamda; belirli bir amaçla insanları bünyesinde toplayan mekâna cami denir. Bu amaç da Allah'a kulluktur. Cami kelimesi, başlangıçta sadece Cuma namazı kılınan "El Mescidü'l-Câmi" (Cemaati toplayan mescit) tamlamasının kısaltılmış şekli idi. Camiler dinî ve millî kültürümüzden ayrı düşünemeyeceğimiz değerlerimizin başında gelir. Camilerimiz, çok çeşitli fonksiyonları ifa etmesi bakımından önemli müesseselerimizdendir. Camilerimiz mabet olarak görev yapmanın yanında, birer halk üniversitesi olarak da görev yapmaktadır. Camilerde, cemaate her türlü kötülüklerden uzak durmalarının yanında; her türlü iyilik ve güzellikler, insan sevgisi, vatan, bayrak, ezan, Kur'an sevgisi, ana-babaya ve büyüklere itaat anlatılır! Camiler, zengin-fakir, köylü-şehirli, amir-memur, resmi-sivil, yaşlı-genç, siyah-beyaz, yerli-yabancı... Herkesi bünyesinde toplayan mekânlardır. Bir ülkenin, Müslüman ülkesi olmasının mührü ve tapu senetleridir. Camiler; aynı safta omuz omuza, diz dize namaz kıldığımız mabetlerimizdir. Üzüntülerimizi giderdiğimiz, moralimizi müspet anlamda düzelttiğimiz, birlik ve beraberliğimizi, kardeşlik duygularımızı, hoşgörü anlayışımızı güçlendirdiğimiz ve pekiştirdiğimiz yerlerdir. Birbirimize merhamet etmeyi, acıları paylaşmayı, kimsesiz-yoksul, dul ve yetimlere yardım etme duygularını kazandığımız mabetlerdir. Kâmil manada insan olmanın yollarını ve esaslarını, camilerimizde yapılan telkin ve nasihatlerden öğrenmekteyiz. Aynı zamanda camilerimiz, çocuklarımıza, gençlerimize ve ailemize sahip olma, onlara iyi bir eğitim ve terbiye verme, onları kötü alışkanlıklardan koruma bakımından da sosyal hayatın her anında faal konumda olması gereken kutsal mekânlarımızdır.
'Mescit' sözcüğü 'tevazu ile eğilmek' anlamındaki secde etmek kelimesinden türeyen ve 'secde edilen yer' manasını ifade eden bir isimdir. Kur'an-ı Kerîm ve hadislerde Müslümanların ibadet mekânları 'mescit' olarak anılmıştır ki, bu adlandırma oldukça manidardır. Daha sonraları içinde cuma namazı kılınan ve hutbe okunan daha büyük mescitlere, cemaati bir araya toplayan manasında 'el-mescidü'l-câmi' denilmiştir. Ülkemizde zamanla, bu tamlamanın 'cami' kısmı tek başına kullanılarak yaygınlık kazanmış, 'mescit' ismi ise müstakil olmayan, çok daha küçük ibadethanelere has kılınmıştır. İslâm dünyasının geri kalanı ise 'mescit' ismini benimsemiş, Müslümanların en kutsal mekânları olarak bilinen Mescid-i Harâm, Mescid-i Aksâ ve Mescid-i Nebevî özel isimleriyle anılmaya devam edilmiştir.
'?Beldelerin Allah'a en sevimli olan mekânları, camilerdir.' (Müslim, Mesâcid, 288)
Camiler yerleşim merkezlerinin teşekkülünde belirleyici rol oynamışlardır. Müslüman toplumlar cami merkezli şehirler kurduğu gibi bir şehirde cami ve mescitlerin bulunması o şehrin İslam şehri olduğunun alameti olmuştur.
Camiler, Müslümanların problemlerinin çözüme kavuşturulduğu, birlik ve beraberliklerinin pekiştirildiği ve İslam kardeşliğinin temellerinin atıldığı böylece toplumda ortak bir şuurun oluşturulduğu kutsal mekânlardır.
Camiler ibadet yeri olması özelliğinin yanında; vaaz, hutbe ve irşat faaliyetlerinin yapılmasıyla birer yaygın din eğitim merkezleri görevini de üstlenmiştir. Ayrıca çeşitli kurslarla genç, yaşlı, istekli olan kimselere din eğitim ve öğretim hizmetleri verilmektedir.
Günde 5 vakit camilerde okunan ezanlarla Müslümanlar namaza çağrılmakta, aynı zamanda da topluma 'zaman bilinci' kazandırılmaktadır. Böylece Müslüman halklar hem ibadetlerini zamanında ve cemaatle yapmakta hem de zamanlarını ayarlayarak daha iyi değerlendirmektedirler.
Camilerde namaz kılan Müslümanlar, genç, yaşlı, fakir, zengin, amir, memur hangi meslek ve statüde bulunursa bulunsun aynı safta yan yana durarak her türlü ayrılıkçı fikir ve tutumu bir kenara atmış olurlar. Böylece toplumsal kaynaşma ve bütünleşme sağlanmış olur.
Camiler, İslam ümmetinin temellerinin atıldığı, aynı kıbleye yönelerek 'kıble bilincinin' kazanıldığı, küçük-büyük cemaatlerin oluşturulduğu ve Yaradan'a misafir olunduğu yerlerdir.
Camilere çocukların da getirilmesiyle, onların toplumsallaştırılmasına katkıda bulunulmuş olur. Ayrıca camiler, genç ve yaşlılar arasında bir köprü vazifesi görür. (DİB Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Vaaz, Cami ve Gençlik)
İslam medeniyeti, cami merkezli bir medeniyettir. Camiler, tarihten günümüze sosyal hayata şahitlik eden, İslam beldelerinin, etrafında hayat bulduğu, mümin yüreklerin kendisinde buluştuğu kutlu yerlerdir. Mahallelerimizin kalbi, şehirlerimizin ruhu, aziz milletimizin ve ümmet-i Muhammed'in güvenli yuvasıdır. Camilerimiz, sadece ibadetlerimizin değil, aynı zamanda tarihimizin, edebiyatımızın, örf ve adetlerimizin, kültürümüzün iç içe geçtiği merkezlerdir.
İslâm toplumsal dayanışmayı sağlayıcı, birlik ve beraberliği tesis edici ilkelere sahip olan bir dindir. Cami İslâm'ın özünde yer alan dayanışma ve uzlaşma ruhunun canlılık kazanmasına katkı sağlayan, birlik ve beraberliği sembolize eden bir kurumdur. Tarih boyunca cami devamlı bir şekilde Müslümanların birlik ve beraberliklerinin pekiştirildiği mekânlar olmuşlardır. Cami hiç bir zaman ayrılıkların, anlaşmazlıkların ve düşmanlıkların körüklendiği yerler olmamıştır. Her zamankinden çok birlik ve beraberliğe muhtaç olduğumuz bu dönemde camiler oldukça önemli fonksiyonlar üstlenmelidirler.
Günümüzde camiler ibadet yeri olmasının yanında aynı zamanda eğitim öğretim yeri olarak da hizmet vermektedirler. Ülkemizin her tarafında bulunan camilere ibadet maksadıyla gelen milyonlarca insanımız dini konularda aydınlatılmakta ve okullarda öğrendikleri dini bilgileri pekiştirmektedirler. Beş vakit namaz, Cuma namazı, bayram namazı ve teravih namazı vb. dini içerikli etkinlikler amacıyla camilere gelen milyonlarca insan aynı duyguları, aynı heyecanları yaşamakta ve tek amaç etrafında kenetlenmektedirler. (Diyanet Aylık Dergi Ekim 2000, s,118, s,6)
Bu sebeple, camilerimizi yeniden hayatımızın merkezine alalım. Amir veya memur, işveren veya işçi, esnaf veya öğrenci sosyal hayatın hangi alanında olursak olalım yoğunluğumuza her namaz vakti ara verelim. Kadınıyla erkeğiyle, çocuğuyla yaşlısıyla camide olalım, camide hayat bulalım. Camilerimizi yalnız ve ıssız bırakmayalım. Rabbimizin huzuruna varmakla gerçek huzura kavuşalım. Unutmayalım ki camiler hayatın içinde, hayat camilerin içindedir.
Her yıl olduğu gibi bu yıl da 1-7 Ekim tarihleri arası 'Camiler ve Din Görevlileri Haftası' olarak kutlanacaktır. Bu yıl 'Cami ve Hayat' temasıyla camilerimizin ve din görevlilerimizin hayatımıza kattığı anlam ve değerleri toplumumuzla paylaşılacaktır. Bu vesileyle ezan ile başlayıp sala ile son bulan hayatımıza rehberlik eden hocalarımızdan, camilerimizin en değerli varlığı olan cemaatimizden ahirete irtihal edenlere rahmet, hayatta olanlara sağlıklı ve huzurlu bir ömür diliyorum. Yüce Rabbim, yurdumuzu camisiz, camilerimizi cemaatsiz, minarelerimizi ezansız bırakmasın!