Genel Başkan Abdurrahim Karslı mesajında şu ifadelere yer verdi;
23 Nisan ve TBMM'nin önemi.
23 Nisan yeni bir hayat ve yeni bir başlangıçtır. İnsanlık var olduğundan beri, tarih sahnesinde yer alan, hüküm ve hükmettikleriyle, kurduğu devletler ve verdiği mücadeleler ile insanlığa güzel dersler ve örnekler veren ve bin yıldan beri adaletin ve İslam'ın bayraktarlığını bir milletin, yok edilmek istenildiği bir zamanda, küllenmiş ateşlerinden, yeniden alevlenerek, ayağa kalkıp, hayata ve idareye yeniden bir başlangıç yapmasının adıdır. İşte bunun için 23 Nisan 1920; bir Meclis oluşturarak, saltanata ve tek adam hâkimiyetinin milletin idarede etkisine son vererek, bundan sonra her türlü idarede, herkesin ve her kuruluşun meşru kuvvet ve kaynağını bu meclisten alacağını ilan ile, millet idaresini idarede hâkim kılmanın bir başlangıcıdır.
Son dönemlerinde her türlü denetimden yoksun şekilde yönetilen Osmanlı Devleti, istişare mekanizmaları tamamen devre dışı bırakılıp, idaredeki her türlü karar mercileri denetimsiz hale getirilerek, yavaş yavaş yıkılmaya yüz tutmuştur. Bu durumun farkına varan, bazı aydınlar ve devlet adamları, yönetimde millet adına denge unsuru oluşturmak için, yoğun çaba sarf ederek, senedi ittifaktan başlayarak, Islahat ve Tanzimat Fermanları ile I. ve II. Meşrutiyet gibi kazanımlarla, hürriyetleri genişletmek ve millet iradesinin idarede etkili olmasını istemişlerdir.
Ancak; bu gelişmeler, tam anlamıyla hayata geçirilemediği için, Osmanlı Devleti, diğer birçok sebeplerin de ortaya çıkması ile, payitahta varıncaya kadar işgal edildi.
Bundan tam yüz yıl önce yurdun dört bir tarafı işgal altındayken, başta Mustafa Kemal Atatürk ve mücadele arkadaşlarının öncülüğü ile kurtuluş ateşi bütün bir milletin yüreklerinde alevlenerek, seçilen temsilcileri vasıtasıyla, Ankara'da yeniden şahlanışın karargâhı ve egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğunun nişanesi olarak, dualarla Yüce Meclis'in açılışı yapıldı
Mustafa Kemal Atatürk ve mücadele arkadaşları, bu makus talihin silinmesi ve istiklal güneşinin doğması için, millet iradesinin her şeyin üzerinde ve egemenliğin de kayıtsız şartsız millete ait olduğunu, bu meclisin açılışı ile zihinlere nakşetmek istiyordu. 19 Mayıs 1919'da Samsun'a ayak basma ile başlayan ve kabusla dolu olan bir rüya, işte bu meclisin açılışı ile, yeni bir mahiyet kazanacak ve Cumhuriyetin ilanı ile, harika bir şafakta uyanmaya vesile olacaktı. Bunun için 23 Nisan 1920'de, Birinci Büyük Millet Meclisi'nin açılışı, milletin üzerine çöken kâbusun, bir harika şafakta, korka sönmez bu nidalarıyla uyanma sürecinin en önemli kilit noktasıdır. Bu sürecin mimarlarının ve milletin iradesinin temsilcisi ve öncüsü Gazi Mustafa Kemal, birçok gerekçeyle, 23 Nisan gününün bayram olarak kutlanmasını ve geleceğin mimarları olan çocuklara verdiği önemi göstermek ve aynı zamanda, demokrasi düşüncesinin, daha çocuklukta zihinlere nakşedilmesi gerektiği düşüncesiyle, 23 Nisan'ı 1929'da çocuklara armağan etmiştir. Bugün, işte bu sebeple Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olarak kutladığımız gündür.
Aradan geçen süre içerisinde Gazi Meclis pek çok badireler atlattı; darbeler gördü, dağıtıldı, boşaltıldı, darbeciler tarafından kuşatıldı, bombalandı. Bu yaşanmışlıklara ve önemine rağmen, 'Gazi Meclis' unvanına yakışır bir şekilde bu günlere kadar görevlerini tam olarak yerine getiremedi.
Üzülerek ifade etmeliyim ki, Meclis bugün asli fonksiyonundan oldukça uzaklaşmış durumdadır. Aradan geçen bu süre zarfında, demokrasimizin kalesi olan Meclisimizin, bu yolda çok büyük mesafe almasını umut ederken; maalesef iktidarıyla muhalefetiyle Meclisin tam bir tiyatro salonuna çevrildiğini, milletvekili sıfatını haiz kişilerin de ücreti mukabilinde kendilerine biçilen görevleri ifa ettiklerini üzülerek izliyoruz. Meclis, Anayasamızda yapılan değişikliklerle, özellikle başkanlık sistemi denilen ve bize mahsus olduğu iddia edilen en son düzenlemelerle, tek bir kişinin iradesini yerine getirmek amacıyla oluşturulmuş bir kurum haline getirilmiştir. Son kanuni düzenlemeler de bunu iyice teyit etmiştir
Tarihimiz, istişare mekanizmalarının ortadan kaldırılıp tek adam iradesinin devlete hâkim kılınmasının nelere mal olduğunu acı bir şekilde tecrübe etmiştir. Bu millet tekrar aynı acıları yaşamamalıdır. Bunun için Yüce Meclisi, artık tek adam iradesinin meşru hale getirildiği bir mecra olmaktan kurtarıp, ilk meclis ruhuna, millet iradesinin tecelligahı olma hüviyetine kavuşturmaktan başka çaremiz yoktur.
Tüm bu nedenlerle diyorum ki; bu 23 Nisan, 100 yıl önceki heyecanla ve ruhla kutlanmalı, Meclisin asli fonksiyonuna dönmesi için bir fırsat olarak değerlendirilmeli ve o mana ve önem hiç gözden uzak tutulmamalıdır