TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Sakarya Şube Yönetim Kurulu
Başkanı Semih UÇAR ve Yönetim Kurulunun, Meclis gündemine
getirilen imar affı hakkında 10 Mayıs 2024 tarihinde yaptığı açıklama.
6 Şubat Depremlerinin Gerçekleri Ortadayken Yeni
Bir İmar Affı Söz Konusu Bile Otamaz!
Telaffuz etmek bile en hafif tabiriyle akıl
tutulması ve vlcdansızlıktır!
t5.04.2024 tarihinde TBMM Başkanlığına sunulan İmar Kanunu'nda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi ile geçtiğimiz yıl yapılan genel
seçimler öncesinde çıkarılması düşünülen, ancak yaşanan 6 Şubat
Depremleri nedeniyle rafa kaldırılan yeni bir imar affı "yeniden" ülke
gündemi ne sokulmaya çalışılmaktadır.
Kanun teklifi incelendiğinde, çıkarılan diğer imar aflarından pek de
bir farkı olmadığı, geçmiş af uygulamalarında oJduğu gibi yine ruhsatsız ve
ruhsat eklerine aykırı yapıların kayıt altına alınmaya çalışıldığı, mülkiyet
durumu, yapı sınıf ve grubu ile diğer hususların yapI sahibinin beyanı
doğrultusunda belir|eneceğine ilişkin tüm kriterler aynen kalmak
suretiyle, yapının afet risklerine karşı dayanıklı olup olmadığının
tespiti için bir rapor isteneceği hususu eklenerek yeniden düzenlendiği
görülmektedir.
2018 yılında 3t94 sayılı 'İmar Kanunu'na eklenen Geçici 16.
maddesine istinaden alınan Yapı Kayıt Belgesi ile; ruhsatsız yapı ruhsatlı
ve iskanlı bir yapı gibi yasal hale getirilmiş, Türk Ceza Kanunu'na istinaden
imar kirliliğine neden olma suçundan ceza verilmesi ortadan kaldırılmış,
yapı kullanma izin belgesi niteliğinde yapının kullanım hakkı verilmiş, bu
hak ile kat mülkiyeti tesisi ve işyeri açma ve çalışma ruhsatı için gerekli
şart sağlanmış, gecekondu sahiplerine, hazine ve belediye arazilerini
doğrudan satın alma hakkı tanınmıştır.
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası 66 ve 85 Sayılı KHK ile 6235 (değişik 7303) Sayılı Yasaya Göre Kurulmuş Kamu Kurumu Niteliğinde Bir Meslek Kuruluşudur.
Kontrolsüz ve plansız kentleşme ile sık sık çıkarılan imar afları, yapı
üretim sürecinde mühendislik hizmetlerinin etkisizleştirilmesi gibi pek çok
etkenden dolayı ülkemizde son 20 yılda gerçekleşen orta ve büyük ölçekli
depremler, olması gerekenin çok üstünde yıkıcı sonuçlar doğurmaktadır.
Yıkılan veya ağır hasar alan bina sayıları açıkça göstermektedir ki
yapı stokumuz yıkıcı etkileri olabilen doğa olaylarına karşı yeterli düzeyde
dayanıklı değildir. Halkımızın büyük çoğunluğu afete karşı dirençli olmayan
yapılarda yaşama ktadır.
Üstelik hiçbir mühendislik hizmeti almamış kaçak bir yapının yahut
sonradan yapılan büyütmelerle ya da kat ilaveleriyle kaçak duruma
düşmüş bir yapının afet risklerine karşı nasıl olup da dayanıklı olabileceği
konusu mühendislik bilimi bakımından izaha muhtaçtır. Bu türden bir
beklenti yaratmak kamuoyu açısından olsa olsa bir algı operasyonudur, bir
ma nipü lasyond u r.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişiklıği Bakanlığının verilerine göre 6
Şubat depremleri sonrasında deprem bölgesinde toplam 688 bin 679
konut orta ve az hasarlı olarak tespit edilmiş durumdadır.
Bakanlığa defaatle yaptığımız başvurulara rağmen 6 Şubat Depremlerinde hasar gören bu yapıların 1B Mayıs 201B tarihinde "İmar
Barışı" adı altında çıkarılan son imar affından yararlanıp yararlanmadığı,
yararlandı ise bedelini ödeyip Yapı Kayıt Belgesi alan yapI sahiplerinin
yapılarını İmar Kanunu'na ve deprem mevzuatına uygun hale getirilmek
üzere ruhsat başvurusunda bulunup bulunmadığına dair sorularımız
yanıtsız bırakılm ıştır.
Bu durumda Bakanlık son çıkarılan imar affından yarar|anan binalara
yapI kayıt belgesi verilmesi dışında herhan91 bir işlem yapılmadığını
zımnen kabul etmektedir.
Anımsanacağı üzere son çıkarılan imar affında idare yapının güvenIiğini mülk sahibine bırakarak sorum!uluğu üzerinden
atmaya ça!ışmıştır. oysa devlet yurttaşlarının anayasal hakkı
olan "güvenli ve sağlıklı bir konutta otıırma, sağlıktı bir çevrede yaşama" hakkını tüm kurum ve kuruluşları kanalıyla sağlamak
zorundadır ve devredemez.
Odamız tarafından 22 Nisan 2024 tarihinde "Malatya ilinde, 2020
yılındaki Elazığ Depreminde hasar alıp güçlendirmeyi bekleyen yapıların
2023 Depremlerindeki akıbeti hakkında"yapmış olduğu açıklamada da
ortaya çıkarıldığı üzere, 24 Ocak 2020 Elazığ depreminden etkilenen
Malatya ilimizde hasar tespiti yapılan ve 1 yıl içerisinde güçlendirilmesi gereken yapılar depremin üzerinden üç yıl geçmesine rağmen güçlendirilmemiş ve hasarlı durumdayken 6 Şubat depremlerine
yakalanmıştır.
Vatandaşlarımızın can ve mal güvenliği için 6 Şubat depremlerinde orta ya da hafif hasar alan yapıların bir an önce
güçlendirilerek depreme dirençli hale getirilmesi ya da yıkılması
gerekmektedir. Ayrıca güvenli yapılaşmaya ilişkin bir düzenleme
yapılacaksa İmar Kanunu, Kü|tür ve Tabiat Varlıklarını Koruma
Kanunu, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu, Orman
Kanunu, Kıyı Kanunu gibi ilgili tüm mevzuatın değerlendirmesinin
yapılması gerekmektedir.
Açıkladığımız nedenlerle gerek ü!ke genelindeki yapı
stokumuz bakımından gerekse deprem yaşanan kentlerimizdeki
hasar!ı yapılar bakımından ülkemizin öncelikli gündemi imar affı
değil deprem güvenliği yeterli olmayan yapıların tespit edilip bir
an önce onarım, güçlendirme ya da yıkıp yeniden yapma
seçeneklerinden biri kullanılarak depreme karşı dirençli hale
getirilmesi olmalıdır.
Ortalama iki yılda bir yıkıcı depremlerin yaşandığı Ülkemizde bırakın
imar aflarını kanunlaştırmayı, telaffuz etmek bile en hafif tabiriyle akıl
tutulması ve vicdansızlıktır. Mesnetsiz popülist politikalar ve bir kısım
çevrelerin çıkarları uğruna halkın can ve mal güvenliğini tehlikeye atan, yok sayan, akıldan ve bilimden uzak bu tür anlayışlara karşı İnşaat
Mühendisleri Odası bilimi, yaşam hakkını, güvenli yapılaşmayı savunmaya
devam edecektir.
Semih UÇAR
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası
Sakarya Şube Yönetim Kurulu Başkanı