Sakarya Barosu tarafından RTÜK'e verilen şikâyet dilekçesinde, "Senaryo gereği dahi olsa bir
kamu görevlisinin yine bir başka kamu görevlisi tarafından hakarete uğraması, darp edilmesi ve
sokak ortasında herkesin görebileceği bir biçimde aşağılanarak ters kelepçe ile zorla polis aracına
bindirilmesi toplum vicdanını derinden yaralamıştır" denildi.
Sakarya Barosu'nun da aralarında bulunduğu 61 baro, Ulusal yayın yapan Kanal D'de yayınlanan ve
uzun yıllardır süren "Arka Sokaklar" adlı dizinin 26.03.2021 tarihinde yayınlanan 583. bölümünde
avukatlık mesleğini küçük düşürücü, itibarsızlaştırmaya yönelik hakaret ve aşağılayıcı ifadeler ve
unsurlar olması gerekçesiyle Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'na (RTÜK) şikâyette bulunarak, yayıncı
kuruluşu, dizinin senaristlerini ve yapımcılarını kınadı.
Aynı zamanda şikâyetin takipçisi olunması ve gereği için Emniyet Genel Müdürlüğü'ne ve Türkiye
Barolar Birliği'ne yazı gönderen barolar, şikâyet dilekçesinde, dizinin ilgili bölümlerinde, avukatlara
yönelik haksız ve çirkin muamele ile tahrik unsurunun bulunduğu, polis ve avukatların karşı karşıya
getirilmek istendiği gerekçesiyle yayıncı kuruluş ve sorumlular hakkında idari yaptırım uygulanmasını
talep etti.
Şikâyet dilekçesinde şu ifadelere yer verdi:
"Yaygın yayın yapan ve tüm dijital platformların kanal listesinde ilk sıralarda yer alan Kanal D isimli
televizyon kanalında uzun yıllardır süren "Arka Sokaklar" isimli dizinin 26.03.2021 tarihli 583.
bölümünde avukat rolünü canlandıran şahıs, polis rolünü canlandıran kişilerce kelepçelenerek gözaltına
alınmakta ve yine aynı sahnede polis memuru tarafından avukata tokat atılmaktadır. Şikâyet konusu
sahnede avukata karşı "rahat dur", "bu daha hiçbir şey" gibi tehdit ve hakaret içerikli cümleler sarf
edilmekte, polis memurlarına da "oğlum tutsanıza şunu", "bir adamı zapt edemiyorsunuz, kelepçeleyin
şunu" dendikten sonra avukat tokat atılarak zapt edilmeye çalışılmaktadır.
İlk olarak belirtilmesi gereken şudur ki; Avukatlık mesleği, 1136 Sayılı Avukatlık Kanunu ve sair
mevzuat uyarınca kamu hizmetidir. Ülkemizde yargı mekanizması 3 sacayağından oluşmaktadır. Bunlar
iddia, savunma ve hüküm olmakla birlikte savunma mekanizmasını ifa eden kişiler kamu görevlisi
sıfatına haiz avukatlardır. Ne yazık ki toplumumuzda sık sık avukatların müvekkillerinin haklarını
savunan bir vekil olduğu göz ardı edilmekte ve ilgilendikleri davalarla özdeş tutulmaktadır. Bu sebeple
senaryo gereği dahi olsa bir kamu görevlisinin yine bir başka kamu görevlisi tarafından hakarete
uğraması, darp edilmesi ve sokak ortasında herkesin görebileceği bir biçimde aşağılanarak ters kelepçe
ile zorla polis aracına bindirilmesi toplum vicdanını derinden yaralamıştır.
Hangi sebeple olursa olsun avukat olduğunu beyan etmiş bir kimseye bu tarz bir muamele yapılabilmesi
kabul edilebilir değildir. Üstelik dizide polis rolünü üstlenen kişi, vatandaşlara karşı yerinde olarak "iyi
polis" olarak lanse edilmekte, sanki onun yaptığı tüm fiiller de doğruymuş gibi bir algı oluşturulmaya
çalışılmıştır. Hal böyle olunca hukuka aykırılığın boyutu daha da artmaktadır.
Kaldı ki bu muamele bir avukata değil de sıradan bir vatandaşa karşı gerçekleştirilseydi dahi hiçbir
haklılık payı bulunmadığı gibi bu muamelenin kanun ordusu niteliğindeki polis teşkilatının vakar ve
itibarına da zarar vereceği tartışmasızdır. Yargı erkine hizmet eden iki görevin böylelikle çatışma içinde
gösterilmesi de son derece tehlikelidir. Ortada işlenmiş bir suç varsa kolluğun görevi yalnızca suçun icra
hareketlerine son verilmesini sağlamak veya icrayı engellemek, delilleri hukuka uygun biçimde
toplamak ve suç şüphesi altında bulunan kişileri yine hukuk kuralları çerçevesinde derdest ederek
ifadesini almaktan ibarettir.
Avukatlara karşı, görevleri nedeniyle işlenen suçların her geçen gün arttığı toplumumuzda şikâyet
konusu yayında 6112 sayılı Radyo Ve Televizyonların Kuruluş Ve Yayın Hizmetleri Hakkında
Kanun'un 8. maddesinin 1. fıkrasının b, c, ç, g, ı, ş bentleri ile 2. ve 3. fıkraları ihlal edilmiştir. Nitekim
ilgili kanunun m.8/1-b bendinde yayın hizmetleri "….sınıf….farkı gözeterek toplumu kin ve düşmanlığa
tahrik edemez veya toplumda nefret duyguları oluşturamaz" denilerek bu tarz tahrik içerikli yayınların
yaptırıma tabi olacağı düzenlenmektedir. Zira bahsi geçen dizinin ilgili bölümünde avukata yönelik
gerçekleşen haksız ve çirkin muamele vatandaşlar arasında tahrik uyandırmakta, adeta polis ve
avukatları birbiriyle çatışma içerisine sokmaktadır. Avukatın polis tarafından tokatlanabildiği bir yayın
aynı kanunun 8/1-c bendinde belirtilen "hukukun üstünlüğü, adalet ve tarafsızlık esasına aykırı olamaz"
hükmüne de aykırılık teşkil etmektedir. Hukukumuzda "kişilerin adaleti" kavramı yoktur. Adaleti tesis
etme yetkisi Anayasa tarafından yalnızca yargı makamlarına tanınmış bir yetkidir. Hukukun
üstünlüğünün, yargının kurucu unsuru olan savunmanların kolluk tarafından darp edilmesi ve ters
kelepçeyle zapt edilmesiyle sağlanamayacağı açıktır. Aynı şekilde ilgili yayın 6112 sayılı kanunun
m.8/1-ç'ye aykırı biçimde, çirkin ve insan onuruna yakışmayacak derecede muamele içermektedir. Aynı
fıkranın devamında, "yayınlar kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü,
aşağılayıcı veya iftira niteliğinde ifadeler içeremez" denmesine rağmen yayın kuruluşu kişi olarak
avukatı, meslek olarak da avukatlığı küçük düşürmekte ve aşağılamaktadır. Polisin avukata karşı
gerçekleştirdiği darp ve tokat eylemi, hem 6112 sayılı kanunun m.8/1-g ile yasaklanmakta hem de 5237
sayılı TCK kapsamında suç sayılmaktadır. Yayın aynı zamanda kanun kapsamında düzenlenen gerçeklik
ve doğruluk ilkesine aykırılık teşkil etmekte ve toplumda "avukata karşı suç işlenebilir" algısı
yaratmaktadır.
Bahsi geçen "Arka Sokaklar" adlı dizi uzun yıllardır aynı televizyon kanalında ve en izlenir saatte
yayınlanmakta, küçükten büyüğe her yaş grubu tarafından da takip edilmektedir. Gelişim çağındaki
çocuklar ve olgunlaşma dönemindeki gençler açısından olumsuz örnek oluşturabilecek davranışlar
içeren bu dizi, özellikle son bölümünde yayınlanan avukat-polis çatışmasıyla çocuk ve gençlerin
zihinsel ve ahlaki gelişimlerine büyük bir zarar vermiştir. 6112 sayılı kanunun 8. maddesinin 2. ve 3.
fıkraları çocukları şiddete yönlendiren zararlı içerikler ile olumsuz örnek oluşturabilecek davranışları
içeren yayınların yine aynı kanunun 32. maddesi kapsamında denetime tabi tutulacağı ve yaptırım
uygulanacağı hususunu düzenlemektedir.
İlgili yayının, yukarıda açıklanan sebepler doğrultusunda değerlendirilmesi ve yayıncı kuruluş ve
sorumlular hakkında 6112 sayılı Radyo Ve Televizyonların Kuruluş Ve Yayın Hizmetleri Hakkında
Kanun'un 32. maddesi ve diğer hükümleri doğrultusunda idari yaptırım uygulanması gerekmektedir.
Saygıyla talep ederiz."