HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 20 HAZİRAN 2025, CUMA

DEVA PARTİSİ ÇEKİLMEYE İTİRAZ ETTİ

DEVA Partisi Sakarya İl Kadın Çalışmaları Başkanı H. Nur Gökçe Dursun
İstanbul Sözleşmesinden çıkılmasıyla ilgili bir basın açıklaması yayınladı.
22.03.2021 00:00
DEVA PARTİSİ ÇEKİLMEYE İTİRAZ ETTİ
DEVA PARTİSİ ÇEKİLMEYE İTİRAZ ETTİ
Kadınlara yönelik ayrımcılık içeren ve kadınların eşit haklara sahip olmasını sınırlayan her türlü uygulama ve engel ile mücadele edeceğiz.

DEVA PARTİSİ ÇEKİLMEYE İTİRAZ ETTİ

19.3.2021 gece yarısı Türkiye Cumhurbaşkanı Kararnamesi ile; 11 Mayıs 2011 günü İstanbul' da

imzaya açılan ve Türkiye' nin de ilk imzacılarından olduğu, kadına yönelik şiddet ve ev içi şiddetin

önlenmesi ve bunlarla mücadeleye dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi yani İstanbul Sözleşmesi' nden

çekildi.

2009 yılında, defalarca şiddet uygulayan kocasını devlet makamlarına 36 kez şikayet etmesine

rağmen, kendisini tehdit eden kocasına karşı devlet tarafından korunamadığı gerekçesi ile, Nahide OPUZ

tarafından, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi' nde dava açılır ve ilk defa bir devlet (Türkiye) Avrupa

İnsan Hakları Mahkemesi Önünde kadın vatandaşına ayrımcılıktan mahkum edilmiştir. İçtihat

kayıtlarımıza Nahide Opuz Davası olarak geçen bu dava İstanbul Sözleşmesinin temeli olmuştur.

11 Mayıs 2011 günü imzalanmasını müteakip meclis onayına sunulan sözleşme 246 kabul ve 0

red oyuyla mecliste onaylanır ve böylece Türkiye 4 Mart 2012' de sözleşmeyi ilk onaylayan ülke olur.

Gerçekten Türkiye İstanbul Sözleşmesinden sonra şiddetin önlenmesi konusunda yasal

düzenlemeler açısından iç hukukumuzda da ciddi bir yol kat etmiştir. Ancak yasaların uygulanmasından

kaynaklanan eksiklikler sebebi ile ne yazık ki, kadın cinayetleri, şiddet ve ayrımcılık son bulmuyor. Daha

etkin yaptırımların gerektiği hiç kuşkusuz iken, 2011 yılından bu yana ne değişti de Türkiye İstanbul

Sözleşmesinden geri çekildi?

Sözleşmenin asıl amacı; şiddet mağdurlarının korunması, suçluların kovuşturulması, suçluların

cezalandırılması ve kadına karşı şiddet yanı sıra aileye yönelik şiddetin önlenmesi alanında bütüncül,

eşgüdümlü, işbirliği içeren politikaların hayata geçirilmesidir. Kadına karşı şiddeti bir insan hakkı ihlali

ayrımcılık türü olarak tanımlayan bağlayıcı nitelikte ilk uluslararası düzenlemedir. Sözleşmenin sadece

kadını koruduğu düşüncesi de yanlıştır. Sözleşme; kadın, erkek, çocuk, yaşlı tüm bireylere yönelik



şiddeti, insan ticaretini, çocukların cinsel suiistimal ve cinsel istismarını, toplumsal cinsiyet standartları ve

mekanizmalarına ilişkin hakları, kadın ve erkeklerin çatışmayı önleme ve sona erdirmelerinde barışı

oluşturmada devletin rolünü, bireylerin medeni ve siyasi haklarına ilişkin birçok rolünü, bireylerin

ekonomik, sosyal ve kültürel haklarını, engellilerin haklarını, sivil şahısların harp zamanında korunmasını

düzenleyen çeşitli uluslararası sözleşmelere de atıflarda bulunarak koruma altına almıştır.

Sözleşme ile devletler; kadınların ve genç kızların aile içi şiddet, cinsel taciz, ırza geçme, zorla

evlendirme, sözde "namus" adına işlenen suçlara ve kadınların ve genç kızların insan haklarının ciddi bir

biçimde ihlalini oluşturan ve kadınlarla erkekler arasında eşitliğin sağlanmasının önünde büyük bir engel

olan kadın sünneti gibi ciddi şiddet türlerine sıklıkla maruz kaldığının çok büyük bir kaygıyla bilincinde

olarak; Silahlı çatışmalarda sivil halkı ve özellikle de kadınları yaygın veya sistematik ırza geçme ve

cinsel şiddet şeklinde etkileyen, devam edegelen insan hakları ihlallerinin mevcudiyetinin ve gerek

çatışmalar esnasında gerekse çatışmalardan sonra toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin artma potansiyelinin

bilincinde olarak; Kadınların ve genç kızların erkeklerden daha fazla oranda toplumsal cinsiyete dayalı

şiddet riskine maruz kaldıklarının ve erkeklerin de aile içi şiddetin mağdurları olabileceğinin bilincinde

olarak; Çocukların, aile içi şiddetin tanığı olmak da dahil olmak üzere, aile içi şiddetin mağduru

olduklarının bilincinde olarak; Kadına karşı şiddet ve aile içi şiddetten arınmış bir Avrupa yaratmayı

hedef edinmiştir.

Psikolojik, ekonomik, cinsel yahut fiziksel sistematik şiddetin yaşandığı hiçbir ev zaten bir aile

değildir. Şiddete maruz kalan o hanenin istismar edilenidir. Bir bireye uygulanan şiddet, aynı zamanda

şiddete tanık olana da uygulanmaktadır. Zira şiddet, halka halka yayılır. Hiç kuşkusuz şiddette maruz

kalan bireyler, şiddetten korunamadığı sürece, topluma huzur dağıtamayacaktır. Dolayısı ile şiddetin

önlenmesi; önce bireyi, akabinde aileyi ve nihayetinde toplumu, toplumsal saadeti korumaktır. İstanbul

Sözleşmesi, bu amaca hizmet etmek için oluşturulmuş bir sözleşmedir.

İstanbul Sözleşmesinin, iç hukuka getirdiği yararı kalıcı ve daha etkin hale getirmeye yönelik

alternatif bir yasal düzenleme oluşturmadan, böyle bir sözleşmeden çekilmek bize bir fayda

sağlamayacaktır.

Artık sadece, İstanbul sözleşmesi yaşatır demiyoruz; insanı yaşatır, engelliyi yaşatır, toplumun

hangi kesiminde olursa olsun kadın ve erkeği yaşatır diyoruz.

Saygılarımızla



DEVA PARTİSİ SAKARYA İL KADIN ÇALIŞMALARI BAŞKANI

Av. Hayrunnisa Nur GÖKÇE DURSUN
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--

logo

   E-posta: bilgi(@)sakaryamedyasi.com.tr
Tüm hakları Sakarya Medyası adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.
Mobil uyumlu haber yazılımı: www.eticaret.com.tr