HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 18 HAZİRAN 2025, ÇARŞAMBA

CUMHURBAŞKANI SESİMİZİ DUYSUN

24.05.2016 00:00

Sapanca'daki Utanç Kampı'nda kalan Roman vatandaşlar ' Bizim evlerimizi aldılar. Elektrik yok, tuvalet yok, bizi buraya gönderdiler. Sesimizi Cumhurbaşkanımız duysun. Bizi o kurtarsın' dediler

BEDELLER FARKLI TOKİ ve Sapanca Belediyesi işbirliğiyle Sapanca Kestanelik'te hayata geçirilen Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamında inşa edilen 740 konuttan 52'sine projenin uygulandığı arazide evleri bulunan Romanlar talip oldu. Romanların bir bölümü istimlak bedelleriyle, TOKİ'nin inşa ettiği konut bedelleri arasındaki büyük fark nedeniyle için başvurmadı. Çok büyük bölümü ise hak sahibi olamadı. KURTARSINLAR Dün Utanç Kampı manşetiyle duyurduğumuz İtalyan Kampı'nda konut için başvurmayan hak sahipleri ile hak sahibi olmayan romanlar yaşıyor. Kamptaki romanlar yerel yöneticilerden umutlarının kalmadığını belirterek ' Bize burada insanlık dışı yaşama zorlayanlardan hiçbir şey istemiyoruz. Cumhurbaşkanımız bizi sesimizi duysun. Her zaman Romanlar baş tacımız diyen Cumhurbaşkanımız bize bu rezil hayattan kurtarsın' dediler. ONLAR DURAMAZ Kendi imkanlarıyla yaptıkları  elektrik, tuvalet, banyo ve mutfak olmayan barakalarda yaşamlarını sürdürmeye çalışan Roman vatandaşlar ' 2 aydır buradayız.Burada insanlığımızı unuttuk Bizi buraya atanlar bir kere bile ne haldesiniz diyerek bize bakmadılar. Bir tanesi gelsin. Burada bir gün yaşasın. Biz ondan sonra hiçbir şey istemeyeceğiz. Ama hiçbiri buraya gelemez. Onlar bir dakika bile duramazlar ' şeklinde konuştular. 77 yaşında, yatalak,  2 engelli çocuğuyla burada yaşıyor   Barakaların arasında dolaşırken Emel Tonguç(29) isimli kadın ' Gelin' diyor. ' Bakın size ne göstereceğim?' 2-3 baraka ilerde bir barakanın içine sokuyor. Bir yaşlı kadın. Yer yatağında yarım doğrulmuş. Önüne kurulan sofradan bir şeyler yemeğe çalışıyor. Adı Gülfidan Gürgöl. 77 yaşında. Oğlu Bayram Gürgel, kız kardeşi gibi kendisi de işitme engelli. Bu çadırda 3'ü birlikte yaşıyorlar. Kız kardeş yatalak annesine bez alabilmek için erik toplamaya gitmiş. Komşuları Emel Tonguç onların haline tercüman oluyor: ' Bu teyzemiz yıllarca çocuklarına baktı. Şimdi o bakılacak halde. Bakın hallerine. Yiyeceklerini biz komşular veriyoruz. Ekmeği de ben ödün verdim.' Kocam, çocuklarım orada gömüldüler Hatice Öçekiç. Yaşını da o da tam olarak bilmiyor ama 70'i aşmış görünüyor. Kampa ilk girdiğimizde onunla karşılaşıyoruz. ' A oğlum bizi Türkiye'ye, dünyaya duyurun. Bakın bizi ne hallere düşürdüler. Kocamı tren vurdu. Orda gömdük. Küçük oğlum, büyük oğlum orda öldü. Oraya gömdük. Bizleri kopardılar. Buralara gönderdiler. Benim evimi yıktılar. Buraları layık gördüler' diye ağlayarak anlatıyor. Evleri yıkılmadan önce belediye bu alanı göstermiş kendilerine. Evlerinden söktükleriyle barakayı yapmışlar. Tuvalet çukurlarını belediye gelmiş, kazmış. Onlar da etrafını ne bulurlarsa kapatmışlar. Ancak kokudan durmak mümkün değil. Yaşlı kadın ' Ben kendimden vazgeçtim. Torunlarım hastalanır diye korkuyorum' diyor. BİZLERDE KEŞKE SURİYELİ OLSAYDIK Tahsin Tonguç 35 yaşında. Ercan Akyıldız 40'ı aşmış. İkisi de nüfus kağıtlarını çıkartıp konuşuyorlar. Biri bırakıyor, diğeri başlıyor. Tahsin:' Bizi gönderdiler buralara. Yılanların içinde yaşıyoruz. Biz de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyız. Askerliğimizi yaptık. Geldik. İş yok. Aş yok. Ekmek yok. Keşke askerde öysedim.' Ercan' Biz keşke Roman değil de Suriyeli olsaydık. O zaman bize de değer verirlerdi. Yardım ederlerdi. Başımızı sokacak bir yerimiz olurdu.  Bu nüfus kağıtlarını boşuna taşıyoruz. Hiçbir değeri yok. Bizim devletimiz bizlere buraları layık gördü.. ' Tahsin: Biz de mi isyan edelim. Biz de mi dağa çıksaydık. Romanız diye bize ikinci sınıf vatandaş gibi bakıyorlar. Bize kimse iş vermiyor. Burada çoluk çocuk perişan bir durumda yaşıyoruz.'  Ercan' 65 bin lira para verdiler evimize. Yenisi 150 bin lira. Ben kalan parayı nereden bulayım. Zaten verdikleri de eriyip gitti. Bir şey kalmadı.' BİZE KİRALIK EV DE VERMİYORLAR, ARSA DA SATMIYORLAR Nuriye Çubuk yaşında. Yaşı 40'a yaklaşıyor. 4 çocuğu var. Astım hastasıymış. Burada astımı azmış. Kocası kağıt toplayarak ihtiyaçlarını karşılıyormuş. Aldıkları istimlak bedelini hastaneye gidip gelirler tüketmişler. Nuriye Çubuk 'Biz paramızla ev kiralamak istedik. Ne Sapanca'da, ne Arifiye'de bize ev vermediler. Arsa almaya laktık. Kimse bize yer satmıyor. Bizi kimse istemiyor. Sapanca'da mutlu huzurlu evlerimizi aldılar. Bizi buraya gönderdiler. Yılan girmesin diye kocam gece gündüz çalıştı. Barakanın her tarafını toprakla sıvadı. Ama yine en büyük korkumuz yılanlar. Burada büyük büyük yılanlar var. Çocuklarımıza bir şey yapmasından korkuyoruz. Kötü durumdayız. Bize Allah'ını seven biri el uzatsın' diyor ALLAH ONLARDAN, ÇIKARSIN Tunç ailesi de yıllar sonra evlerini terk edip buralara gelmiş. Bahattin Tunç, Ayşe Tunç, amca oğulları Ali Tunç barakaların önünde oturmuşlar. Biz de oturuyoruz. Anlatıyorlar. O kadar dolmuşlar ki, biri sözünü bitirmeden diğeri başlıyor. En dertlileri Ayşe Tunç, anlatıyor; 'Allah aşkına bizim sesimizi Cumhurbaşkanı'na duyurun. Bize burada insanlık dışı yaşama zorlayanlardan hiçbir şey istemiyoruz. Cumhurbaşkanımız bizi sesimizi duysun. Her zaman Romanlar baş tacımız diyen Cumhurbaşkanımız bize bu rezil hayattan kurtarsın.' Bahattin Tunç' Bizim burada yaşadıklarımızın acısını Allah onlardan, bizi bu hallere sokanlardan çıkarsın' diyor. Ali Tunç ' Madem evlerimizi aldınız. Bize tek katlı evler yapıp verseydiniz. Buralara attınız bizi. Biz köpek miyiz? Bu yılanlar bir çocuğa bir şey yaparsa ne olacak. Bunun vebalini kim ödeyecek? Bizi buraya atanlara kim hesap soracak' diye sorularını sıraladı. YIKANAMADIKLARI İÇİN OKULA GİTMİYORLAR Altan ailesi kalabalık bir aile. 4-5 baraka aynı avluya bakıyor. Ortada 3-4 leğen. Genç kız çamaşır yıkıyor. Barakalardan birinin girişinde aile fertleri kahvaltılarını yapıyor. Anne ' Markete gittim. Çöpe attıkları ekmek, sebze ve meyvelerden seçtim getirdim. Karnımızı hergün böyle doyuruyoruz. Ne maaş var, ne başka bir şey. Çocuklarımız işsiz. Küçük çocuklarımız yıkanamadıkları için okula gitmek istemiyor. Bizim günahımız neydi? Bu hallere düştük.'  Oğlu ' Bizlere iş vermek istemiyorlar. Biz nereye gitsek dışlanıyoruz. Biz bunu hak etmiyoruz.Oy zamanı kapımızdan ayrılmayanlar şimdi bizi tanımıyor. Kapılarına gitsek içeri almıyorlar' Baba: Bu yaştan sonra bu hallere düştük. Bakın leğende çamaşır yıkıyorlar. Bütün gün. Yıkanmayalı bir ay olacak neredeyse. Her tarafımız kaşınıyor. Bu gidişle hepimiz hastalıktan öleceğiz. YILMAZER: ORADAN DA ÇIKACAKLAR Sapanca Belediye Başkanı Aydın Yılmazer Kentsel Dönüşüm Projesi nedeniyle evlerinden olan Romanlar'ın İtalyan Kampına yerleştirilmesiyle ilgili ' TOKİ evlerini yıkacaktı. Biz geçici olarak o alanı gösterdik. Oradan da çıkmaları gerekiyor' dedi. Bu projeyi kendisinin başlatmadığını belirten Belediye Başkanı Adnan Yılmazer 'Kucağımda bir bomba olarak buldum. O evlerin boşaltılması gerekiyordu. Biz devreye girdik. O alanı göstererek evlerini boşaltmaları için ikna ettik. Bir bölümüne de Valilik'ten aldığımız konteynır evleri verdik' şeklinde konuştu. Kestanelikte kayıtlı 500 civarında Roman yaşarken, TOKİ'nin projesinin gündeme gelmesiyle bin 200 nüfusun ortaya çıktığını iddia etti. Yılmazer ' Bir evde birkaç hane yaşıyordu. Çocukları evlendikçe yanlarına birer baraka yapıp tek evde 4-5 hane yaşamaya başladılar. Bu karışıklık bundan kaynaklandı' dedi. Başkan Yılmazer şöyle konuştu.  'TOKİ'den ev almayı kabul eden 52 hane var. TOKİ onların evlerini inşa ederken ben bastırdım ve yoksul konutları kapsamında yaklaşık 110 konut daha yapılacak. Bu konutlar, konut hakkı olmayanlara dağıtılacak. Belki de o kampta kalanlar buralardan alabilecekler.Evet tuvalet çukurlarını kazdık. Temizlik olsun diye su verdik. Ancak kampa elektrik vermemiz mümkün değil. Orada bin 100 yataklı otel yapılacak. Çok yakında o arazinin boşaltılması gerekiyor. Zaten köy muhtarı da bizi Savcılığa şikayet etmiş' DAHA BETER ETSİN Sakarya Romanlar Derneği Başkanı Orhan Tanyel'de Roman vatandaşların barakalarda yamaya mahkum edilmesini Yenihaber'e değerlendirdi. Tanyel şunları söyledi: ' Biz kentsel dönüşümün bize yönelik olduğunu hep söylüyoruz. Bizleri evlerimizden ediyorlar. Ben oradaki insanlarımızın durumunu iyi biliyorum. Akrabalarım da var. Orada insanlık dışı bir durum söz konusu. Şartlar kötüden daha kötü. Ancak sesimizi kimse duymuyor. Bizim insanımızı bu hale getirenler için tek söyleyeceğim şu: Allah onları, şu an barakalarda zorunlu yaşam sürdürenlerden daha beter etsin.'
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--

logo

   E-posta: bilgi(@)sakaryamedyasi.com.tr
Tüm hakları Sakarya Medyası adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.
Mobil uyumlu haber yazılımı: www.eticaret.com.tr