Alacaklı birinin, nasıl suçlu çıkarılacağının ibretli sahnelerini, Hukuka aykırı yorumlarla, adalet nasıl yok edilebilirin örneğini, Yez'it in babası Muaviye'nin "dişi deve hikayesi"ni okuduktan sonra, çok daha iyi anlamak mümkün olacaktır...
BİLMEYENLER İÇİN DİŞİ DEVE HİKAYESİ...
Bir gün Hz. Ali'nin taraftarlarının yoğun olduğu Küfe'den, bir Arap, devesiyle Şam'a gelmiş. Şam sokaklarında dolaşırken biri ona yanaşmış:
- ver o dişi deveyi bana! demiş. Tartışma büyümüş, Küfe'den gelen adam, "bu deve benimdir, üstelik dişi değil, erkektir" diye itiraz etmişse de anlaşamamışlar. Konu Muaviye'ye yansımış.
Halk meydanda toplanmış... Muaviye, Küfe'den gelenle Şam'da deveye sahip çıkan yerliyi dinledikten sonra, kararını açıklamış:
- bu dişi deve Şamlının'dır!
Sonra toplananlara dönmüş ve sormuş:
- ey cemaat, bu dişi deve kimindir?
Cemaat hep birlikte bağırmış:
- Şamlınındır!
Küfeli şaşkın bir vaziyette devesinin ardından bakakalırken, Muaviye onu yanına çağırmış:
- ey Küfeli, dinle! Sen de ben de biliyoruz ki, bu deve senindir ve dişi değil, erkektir, Ama sen Küfe'ye dönünce gördüklerini Ali'ye anlat ve de ki: "ey ali, Muaviye'nin, dişi deveyi erkekten ayırt edemeyen, o ne derse evet diyen 10 bin adamı var! Ayağını denk alsın de, demiş!"
GELELİM ALACAĞINI İSTEYEN HAYDAR BAŞ'IN MAHKUM EDİLMEK İSTENMESİNE...
Muaviye'nin "deve hikâyesinden sonra belki de Dünya hukuk tarihinde, böyle bir mahkeme görülmedi.
MAHKEME NOTLARINDAN ALINTILAR!..
Haydar Baş Bey'e borçlu olan Mustafa Eraslan; borç senetlerinin kendisinden zorla alındığını iddia ediyordu. Mahkeme bu iddiadan mahkûmiyet hükmü kuramayıp "beraat" kararı verirken, "hukuka aykırı elde edilmiş boş senedi doldurma" suçundan 2 yıl 6 ay hapis cezasına hükmetmesi...
Mahkeme; senetlerin zorla alınmadığını söylerken senetlerin hukuka aykırı ele geçirildiğini söylemesi ve bunun üzerinden cezalandırma yoluna gitmesi, hukuken izah edilebilir bir durumun olmaması...
M. Eraslan'ın dahi ileri sürmediği bir şekilde cezalandırma kararı verilmesi, hukuk sistemi açısından çok acı vahim bir durumun söz konusu olması...
Delillerin yetersiz olduğunu ifade eden diğer hakimin koymuş olduğu şerhinde, dile getirdikleri ise şöyledi...
"Dosya kapsamı ile toplanan deliller ile Lütfullah Önder ve Haydar Baş'ın mahkûmiyetlerine "yeter, kesin ve net bir şekilde" ispatlanamadığı, bu haliyle Lütfullah Önder ve Haydar Baş'ın üzerlerine atılı "Açığa atılan imzanın kötüye kullanılması" suçunu işlediklerine yönelik mahkûmiyetlerine "yeter, kesin ve inandırıcı" delil bulunmadığından, Lütfullah Önder ve Haydar Baş'ın beraatlarına karar verilmesi kanaatinde olduğumdan, mahkûmiyet yönündeki sayın çoğunluğun kararlarına katılmıyorum."
Hal böyle iken, karara imza atacak hakim bulamadıkları için, 3 yıldır defalarca mahkeme heyeti değiştirildi. Nihayetinde İlk kez katılan üyenin oyuyla, 2'ye 1 çoğunlukla, bir mahkumiyet kararı çıkartıldı. 3 yıldır İdam sehpasını devirmek için bir adam aramışlardı, en sonunda sehpaya tekme atacak adamı buldular lakin, Muaviye'nin dişi deve hikayesinde olduğu gibi, idam edilen hukuk, tekme atılan ise adalet oldu.
PEKİ KARDEŞİM! HAYDAR BAŞ'IN HİÇMİ SUÇUYOK DİYENLERİ DUYAR GİBİYİM...
Haydar Baş gibi 1983'ten beri Dünyanın gözü önünde olan ve Yüce Türk Milletinin derdiyle dertlenen birinin suçu olmaz mı?..
Tabikide olur...
Mesela! Hiç unutmam 1998'de Bursa'da ben denizinde bulunduğu bir toplantıda, Ümmetin imamları Fetö'nün F'sini bilmez iken, Haydar Baş hoca çıktı, "Sahabe mezarından çıksa Fetullah Gülen Münafık değildir dese, Vallahi münafıktır" dedi. Bu tutumundan dolayı 20 yılı aşkındır, Milleti ve Devleti Fetö illetine karşı ayıktırmaya çalışan Haydar Baş Hoca tabiki suçlu...
Ve yine, Ümmetin imamlarına, Türk askeri Suriye ile savaşa girerse ve Suriye Devletinin askerleriyle çarpışırken Ölürlerse şehit olurlar mı sorusuna, Ümmetin sözde imamları, tabiki şehit olurlar, çünkü onlar şia! dedikleri zaman diliminde, Haydar Baş Hoca, 12 ciltlik Ehl-i beyt külliyatını kaleme alarak, yetiştirmiş olduğu kadrosuyla, her hafta 250'nin üzerinde İl, İlçe ve Beldelerde konferanslar verdirmiş, mezhepler ve meşrepler adı altında, Ümmeti Muhammedi birbirine kırdırmak isteyenlere karşı, "Tevhidin merkezi Ehl-i beyt'tir görüşünü ortaya koyduğundan dolayı, Haydar Baş Hoca tabiki suçlu...
Küresel aktörlerin ikinci kez sahneye koymak istediği, 1980'den evvel binlerce gencimizin birbirini kırdığı, Sağ-Sol kavgalarına "Hoş geldin Atatürk" eserini ortaya koyarak, Sağda Müslüman Solda Müslüman diyerek, batının ikinci kez sahneye koymak istediği fitneye son verdiğinden dolayı, Haydar Baş Hoca tabiki suçlu...
Hele hele Haydar Baş hocanın asıl suçu, 3 katrilyon dolar yer altı kaynaklarımızdan bahsederken, Kapitalizmin merkezi Amerikan'ında, tırlar dolusu Karşılıksız doları basarak, Türkiye başta olmak üzere, Dünyayı Eşek edip binmesine At edip sürmesine, Milli Ekonomi Modelini ve milli paralarla ticaret görüşünü ortaya koyarak, bunu Rusya ve Çin başta olmak üzere dünyaya deklare etmesinden dolayı, batı ve batıcıların gözünde Haydar Baş Hoca tabiki suçlu...
BU KONUYU YİNE YEZ'İT'İN BABASI MUAVİYE HİKAYESİYLE BAĞLAYALIM...
Erkek deveyi Dişi deve diye kabul ettirdiği 10 bin adamı ile, Halife İmam Ali'nin karşısına Sıffin'de savaşa çıkan Muaviye, Allah'ın Arslan'ı İmam Ali'nin karşısında, Kuran yapraklarını kılıçların ucuna taktırmış olsada, erkek deveyi dişi deve diye kabul ettirdiği 10 bin isyancıyı savaş meydanında tutamamış, kendisi de Allah'ın Arslan'ı İmam Ali ile karşı karşıya kalınca rivayet oki, haya timsali İmam Ali'nin kendisini takip edemeyeceğini bildiğinden dolayı, donunu aşağı indirerek, adeta kıçını açarak kaçmıştır...
Yıllardır Haydar Baş hocanın savunduğu sözle bitirmek istiyorum "Adalet haklıya hakkını vermek haksıza da haddini bildirmektir"... Haklıya hakkını teslim etmeyenlerin Muaviye gibi donsuz kaçmalarının vakti çok yakındır. Vesselam...
Sakarya Medya Derneği Başkanı
Mehmet Sağlam